6 Haziran 2019 Perşembe

Felsefe Ders Notları-7

AHLAK FELSEFESİ – ETHİK- MORAL
Ahlak Felsefesinin Konusu: Ahlak felsefesinin konusu insanının kişisel yada toplumsal yaşamdaki eylemleri ve bu eylemlerin dayandığı ilkelerdir. Etik (Ethic): Var olan ahlak(moralite) üzerine düşünme,var olan ahlakı sorgulama etkinliğidir.İnsanın ahlaka ilişkin davranışlarının doğurduğu sorunları ele alan felsefe dalıdır .Etik her zaman,her yerde ve her koşul altında geçerli olabilecek ahlak kuralları olup olmadığını sorgular.”İyi” ve “kötü”nün ne olduğunu bir problem olarak ele alır
Ahlak (Moralite): Bireyin bir halkın, bir toplumsal sınıfın, bir çağın yaşamına egemen olan inanç ve tasarımlar topluluğuna ahlak (Moral) denir.  Bir toplumda uyulması gereken kurallar bütünüdür.Toplumdan topluma,kültürden kültüre, zamandan zamana değişiklikler gösterir. Göreceli ve özneldir. Bu anlamda” ahlak”değil “ahlaklar” vardır.Ahlak kuralları “iyi” ve “kötü” nün ne olduğunu bildiğini savlar ve buna göre iyinin yapılmasını kötünün yapılmamasını emreder.Yani kural koyucu (normatif) bir özellik gösterirler.Uyulmadığında yaptırımlara sahiptirler ve bireyleri kendisine uymaya zorlarlar.
Kısacası “ahlak” bir toplumda kendisine uymaya zorlayan kurallar bütününü ifade ederken, “etik” var olan bu kuralları sorgulama etkinliğini ifade etmektedir.
Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları
Birey: toplumsallaşmış insan,toplum içerisinde yaşayan insan
İyi:insanın yapması gereken davranışlardır.
Kötü:insanın yapmaması gereken davranışlardır.
Özgürlük:bireyin salt kendi iradesi ile “iyi” ve “kötü” olan davranışlardan birisini seçebilme gücüdür.
Erdem :insanın eylemlerinde hep iyi olana yönelmesidir.
Sorumluluk:bireyin seçimlerinin  sonuçlarını üstlenmesidir.
Vicdan: yargılama bilincidir. bir çeşit içsel mahkemedir.
Ahlak yasası: uyulması ahlak açısından gereken kurallardır.
Ahlaki karar: ahlak kurallarına özgürce uymaktır.
Ahlaki eylem :ahlaka uygun davranışı gerçekleştirmedir.
Ahlak Felsefesinin Temel Soruları
1-Ahlaki eylemin amacı var mıdır? Varsa nedir?
2-Toplumca belirlenen,insana zorla kabul ettirilen eylem biçimleri gerçekten “iyi” midir?
3-İnsan ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür?
4-İnsanın doğası ahlaklı olmasına elverişli midir?
5-Tüm insanların ortaklaşa benimseyebilecekleri evrensel ahlak yasaları var mıdır?
Özgürlük Problemi
Ahlak konusunda bazı filozoflar,insanın özgür olduğunu,bazı filozoflar özgür olmadığını savunur.
1- Determinizm : Özgür olmadığını savunanlar: (gerekircilik); deterministlere göre, insanın irade ve eylemleri içten ve dıştan gelen nedenlerle belirlenmiştir.Bireyin içinde bulunduğu şartlar iradeyi belirler ve kişinin özgür karar vermesini engeller.Bu yüzden insan eylemlerinde özgür değildir.
2- İndeterminizm : Özgür olduğunu savunanlar (gerekirci olmayanlar); indeterministlere göre,insan ahlaki eylemde tamamıyla özgürdür.İnsan kendini özgür hissettiği için toplumdaki ahlak yasalarına özgürce uyar.Bu görüşlerden her ikisi de insan gerçekleri ile bağdaşmadıklarından üçüncü bir görüş ortaya çıkmıştır.
3-Oto-Determinizm: Oto-deterministler, iradeyi ve ahlaki eylemleri bir kişilik ürünü olarak görürler. İnsan bilgi birikimini zenginleştirerek, kişiliğini geliştirerek ve aklını kullanarak özgürleşmiştir. Sonuç olarak kişiliği gelişmiş olanlar,gelişmemiş olanlardan daha özgürdür.
İstenç özgürlüğü: İnsanın istemelerini kendisinden başka bir şeyin engellememiş olması, ya da başka bir şeyce kendisinin dışında bir istemeye zorlanmamış olmasıdır. İnsan istenci özgürdür demek, insanın istemesinin nedeni insanın kendisindedir, demektir.
 Düşünme özgürlüğü: Her türlü baskıdan, özellikle dinsel inançlardan bağımsız olarak düşünebilme. Ancak, düşünme özgürlüğünden anlaşılan yalnızca bağımsız düşünebilme yeteneği değildir düşündüğünü başkaları karşısında dile getirebilmektir aynı zamanda.
Doğal özgürlük: İnsanın çevresini değiştirebilmesi yeteneği. Hayvan çevresine uyar, insansa çevresini değiştirip ona biçim verebilir.
Törel bilinç özgürlüğü: Bir insanın kendi törel bilincine göre davranabilmesi; özellikle dinsel inançlarında özgür olması. Herhangi bir dine bağlı olma ya da olmamada özgür olması.
Eylem özgürlüğü: Dış baskılardan, özellikle başka birinin baskısından bağımsız olarak kendi isteğine göre davranabilmek hak ve gücü.  Başlıca biçimleri:
1- Fizik özgürlük: Her türlü dış baskıdan bağımsız olarak hareket edebilme yetisi. (Ör.Hapiste yatanın fizik özgürlüğü kısıtlanmıştır.)
2- Ruhbilimsel özgürlük: Dış güçlerce belirlenmeden, insanın kendi doğasının eğilimlerine göre hareket edebilmesi durumu.
3- Ahlaksal özgürlük: İnsanın ahlak eylemlerini başkasının zoru ile değil, kendi istenci ile gerçekleştirmesi. İnsanın eylemlerinden sorumlu olabilmesi için özgürlük, ahlakın önkoşuludur: Bu bakımdan bir sorumluluğun olabilmesi için, ahlaksal özgürlüğün temelinin kişisel özgürlük olması gerekir.
4- Toplumsal özgürlük: Yasaların koruyuculuğu altında ve yasaların sınırları içinde başkalarının özgürlüğünü kısıtlamadan hareket edebilme. Toplumsal özgürlüğün temeli de kişisel özgürlüktür.
EVRENSEL AHLAK YASASININ OLUP OLMADIĞI PROBLEMİ
Evrensel Ahlak Yasasının Varlığını Kabul Etmeyen Görüşler
1.Hedonizm (Haz Ahlakı) kurucusu Aristippos’tur en önemli temsilcisi Epikuros tur. .o’na göre haz veren şey “iyi”,haz vermeyen “kötü”dür. insan sadece kendi yaşadığı hazzı bilebilir.başkalarının hazzını bilemez.bu nedenle evrensel ahlak yasası yoktur.
2.Utilitarizm (Fayda Ahlakı): Etikte bir eylemin doğruluğunu etkilediği kişilere getirdiği mutlulukla ölçen görüş.  ingiliz düşünürleri Jeremie Bentham ın temellerini atıp John Start Mill in geliştirdiği utilitarizm öğretisine göre ahlakın ölçütü yarardır. en üstün iyi yarardır ve iyiyi kötüden ayırmak için yararlı olup olmadığına bakılmalıdır der.
Utilitarizm herhangi bir eylemin yalnızca o eylemde bulunan kişiye değil herkese yarar sağlanmasına doğruluk ölçütü olarak alır
bireye yarar sağlayan davranış “iyi”,sağlamayan “kötü”dür.yararlı olan kişiden kişiye değiştiği için evrensel ahlak yasası yoktur. jeremy Bentham ve j.Stuart Mill
3.Egoizm (Bencillik) bencillik, başkalarını dikkate almadan sadece kendi çıkarını düşünme anlamına gelir. T.Hobbes’a göre, insanı yönlendiren ‘kendini sevme’ ve ‘kendini koruma’ içgüdüsüdür. Ahlâk felsefesinde kişinin tüm yapıp etmelerinde kendi benini ve çıkarım öne koyması gerektiğini savunan; “başkalarının mutluluğunu gözetme”, “toplumun refahı için eyleme” ya da “başkası için yaşama” türünden yaşam reçetelerini yadsıyıp tek doğru ve anlamlı yaşam reçetesinin “ben ya da kendi için yaşama” olduğunu öne süren öğreti.
En geniş anlamıyla, herkesin  kendi yararlarını ya da çıkarlarını gözeterek eylemde bulunması gerektiğini, doğal olanın da böyle yaşamak olduğunu ileri süren  öğreti. özgecilik karşıtı.bu yaklaşıma göre evrensel ahlak yasası yoktur.
4.Anarşizm: birey özü itibariyle iyidir , onu kötü yapan  kontrol ve baskıdır. başta devlet olmak üzere tüm baskıcı kurumların ortadan kalkması bireyi özüne döndürecektir. evrensel ahlak yasasını reddeder. 
Yaygın olarak iktidar ya da erk tanımazlık olarak bilinen “anarşi” terimi, düzenin sürdürülmesi için yönetimin ya da yönetici bir iktidarın, bir “baş”ın gereksiz olduğunu vurgular. Bu bakımdan “anarşi” olumsuz bir yaklaşımdan çok olumlu bir toplumsal talebe karşılık gelmektedir.  Top yekün bir karmaşa durumundan çok herhangi bir kişi ya da kurumun ötekiler üzerinde tahakkümünün ortadan kalktığı, iktidar ilişkilerinin dışlandığı ya da ötelendiği bir toplumsal düzene karşılık gelmektedir.
Kendini anarşist olarak tanımlayan ilk düşünür olan Pierre-Joseph Proudhon (1809-1865), anarşiyi bir efendi ya da bir hükümdarın olmadığı geleceğin toplumsal düzeni olarak tanımlamaktadır. Bu tanımda Proudhon, iktidar ve yetkeyi toplumsal düzenin sağlayıcısı ya da koruyucusu olmaktan çok düşmanı olarak niteler ve anarşi yanlılarına yöneltilen toplum ve düzen karşıtı olma suçlamalarını reddeder. temsilcisi j.pruodhon ve Max Stiner ‘dir.
5.Nihilizm(Hiçcilik)- Frıedrıch Nıetzsche o’na göre yapılması gereken;insanlığı ahlaktan kurtarmaktır.insan doğasına yaraşan, güçlü, korkusuz, acımasız olmaktır. oysa tüm ahlaklar insanın güdülerini köreltir,onu pasifliğe yöneltir. nietzche’ye göre“güç” en yüce iyi; yenilgi,zayıflık ise kötüdür. insan için gerekli olan güçlü olmaktır.
Latince nihil (hiç) sözcüğünden türetilen Nihilizm, her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi yaklaşımdır. Nihilistler genel olarak tanrının varlığını, iradenin özerkliğini, bilginin imkânı, ahlakı ve tarihin mutlu sonunu reddederler. Bu yaklaşımın uzantısı olarak da toplumda yerleşik kuralların, kurumların, değer yargılarının ve ahlâk kurallarının yadsınmasına varır.
6. Exıstansıyalızm(Varoluşçuluk)- Varoluşçuluk, hayatın anlamınının izini süren ve bireyin değerinin ne olduğunu anlamaya çalışan bir felsefi akımdır. En önemli temsilcisi Jean Paul Sartre’dir. Santre insanın kendi varoluşunu ancak özgürce davranarak gerçekleştirebileceğini savunur..sartre’a göre insan insanlığını kendisi yapar,değerlerini kendisi yaratır,yolunu kendisi seçer.bu nedenle seçiminde tek başınadır ve sorumluluklar da kendisinindir. Tanrıtanımaz varoluşçuluğun başlıca temsilcileri Alman Martin Heidegger (1889 - 1976) ile Fransız Jean-Paul Sartre'dır /dog. 1905). Hıristiyan varoluşçularının başında da Alman Karl Jaspers (dog. 1893) ve Fransız Gabriel Marcel (doğ. 1889) vardır.


1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder